Şiir Arama

Abbas Paksoy - Şehir Hayatı

Kapı komşumuzdan, başlayalım iş�e.
Sesi duyuluyor, oturunca çiş�e.
İnanın hayret ettim, ben bu gidişe.
Gelip, hatırını sormazlar şehir de.

Bir bakkal�ımız var, hemen yanımızda.
El�i cebimizde, göz�ü kanımızda,
Pantol gitti, şimdi sıra don�umuzda.
El�inde bıçak, fırsat bulsa atacak.

Fırıncı, pişmeden çıkarır, ekmeği.
Ustasından öğrenmiş, sokup çekmeyi.
Fare�li undan, bezi'leri dökmeyi.
Bayağı, bir marifet sayar kendine.

Tüp�ün biter, yemek kalırsa ocak�ta.
Vallahi, hiç dermanın kalmaz bacak�ta.
Ben acıktım diye, ağlarsa çocuk�ta.
Eğer paran yoksa, telaş düşer başa.

Suyun para�sını, git vaktinde yatır.
Belediye, ne gönül dinler, ne hatır.
İstersen çim, istersen kafanı batır.
Düşen, bir damla su bile, parasıyla.

Ceryan da, tepende güneş gibi yanar.
Çoluk çocuk, beleş�e yanıyor sanar.
Borcunu ödeme de gör, nasıl söner.
Kanun�u var, yasa�sı var, be kardeşim.

Telefon, konuşmasan bilene yazar.
Abonman taksiti, plan�ını bozar.
Avrat herife, herif avrada kızar.
Alo'ya gider, günlük ekmek parası.

Berber�in, varıp otursan koltuğuna
Hiç bakmaz, şaçı'nın pis�ine toz�una.
Batırır makas�ı, ense�yin ırz�ına.
Göz�ü ucuyla, takip eder para�yı.

Ya ayakkabı satana, ne demeli.
Sözleri yumşak, dil�i dokuz memeli.
Olmayan parayı, çarpmaktır emeli.
Kötü malı sokmaz, kapıdan içeri.

Saraç�ta, el�inden düşürmez, kör piz'i.
Hemi eli oynar, hemi de boş diz'i.
Karşıdan görünüyor, dikişin iz�i.
Kurtarmıyor abi be, beş daha ver der.

Konfeksiyon diye, bir yer var sormayın.
Vallahi varıp, kapısına durmayın.
Alamazsınız, boşa hayal kurmayın.
Bizim eşeğin, çulu da moda olmuş.

Ayda bir dolanıp varsan kasap'a.
Bıçağı kör olur, sarılır masat'a.
Kemiği doldurup, getirir hesaba.
Ne haşlama olur, ne benzer kebaba.

Bulgurluğu, götürsen değirmenciye,
Bulgurluk un olur, istersen bir dene,
Allah aşkına, bu böyle nedir kine,
Para�sını almadan, vermez torbanı.

Bazen işin düşer, at arabacıya.
Pazarlığı yapmadınsa, bak sancıya.
Cebine takar, çelikten bir kancıya.
Hiç çaresi yok, alacak dediğini.

Şu beğenmediğin, kurnaz hamal var ya.
Laf taşımak için, yetişmiş bir kurya.
Para�ya doymaz, gören göz�leri kör ya.
Boynunu bükerekten, yolar cebini.

Lokantacıyı, unuttuğumu sanma.
Köşedeki, dürümcüye gidip kanma.
Kavurmacının, adını bile anma.
Afiyet olsun, gene buyur der onlar.

Eğer çarpıldınsa, pazarlamacıya.
Anlatda, sahtekârları, millet duya.
Yada sus konuşma, verme bozuntuya
Varsın gitsin, bu sana bir akıl olsun.

Sakın, kısa yolda binme, otobüse.
Muavine sorsan, pahalıdır diye.
Çıkarıp, hemencik gösterir listiye.
Boşa uğraşma, vereceksin parayı.

Eh, iyi kötü aldın, biraz arsa�yı.
Usta alacak, kendine düşen pay�ı.
Senin cepten çıkacak, yemeği, çay�ı.
Bitirmez iş�ini, bulmuş avanta�yı,

Çimento torba ile, demir gramla.
Kazığı yersin, bilinmedik kuramla.
Bayi�lerin işi de, günlük zamla.
Bugün vermezsen, yarın katlar ikiye.

Kapıdan girsen, demir doğramacıya,
Göz�ünü kaynak almadan, çekil kıya,
Para�sını çıkartta, göz�üne daya,
Sen gım, gım edersen, o bilir işini.

Karo fayans satanın, işi bir başka,
Malları sergileyip, getirir aşka.
Ucuzundan alırsan, hep olur laşka.
Alda iyisini, çekme kaygısını.

Marangoza varsan, tuzağı tam kazar.
Senin iş�in biter der, gelecek Pazar.
Hesabını alıp bitirir, azar azar.
Para gitti gayrı, peşinden koştur dur.

Camcıya geldi, kazık atma sırası.
Kırıklarında, bizden çıkar para�sı.
İşte orasıdır, kazığın yarası.
Camı aldık, kırık kaldı anlamadım

Taşınmak için, nakliyata varırsan.
Fiyat söyleyince, bağrına vurursun.
Orda acı acı, terleyip solursun.
Ver para�yı, git yoluna, iş�in bitsin.

Ev�im var diye, sakın verme kiraya.
Tenezzül etme, üç beş kuruşa para�ya.
Evden çıkarken, dönderir harabe�ye.
Nerde kaldı kârın, söylesene bana.

Galericilerin, yeminleri peşin,
Lastik süner amma, asla sünmez meşin.
Hiç aşağı vermez, sen ha bire deşin.
Vallahi kârım yok, aldığım gibi der.

Pazarlık yok, petrolcünün kârı belli.
Eğer ki, otomatik yazdıysa elli.
Parayı ödemeden, kontağın dilli,
Al gülüm ver gülüm, onun işi böyle.

Arabanı götürsen, bir tamirciye,
Bir de fırça atar, öldürmüşsün diye.
Koşup, tamirciye gidiyoruz niye.
Sök at eskiyi, tak yeni, al parayı.

Kuyumcuyla, dövizcinin iş�i aynı,
Vallahi dinlemez, enişte kayın�ı.
Alır-satar, peşin alır, o pay�ını.
Cebinde paran yoksa girme oraya.

Paran olsa da, götürsen bir banka�ya,
Hemen haber verir, Sirilanka'ya.
Çabuk, vergisini alın der, Çankaya.
İşlemin, hesaba geçmiştir, bir kere.

Komisyoncuların, düzeni kurulu,
Beşe alır, elliye satar marul�u.
Tezgâhın önünde, serilidir çul�u.
Bakıp, haline acıyorsun kardeşim.

Doktorlarda, büyük dolaplar dönüyor.
Hastanelerde, diri canlar ölüyor.
Ölülere ancak, dostları ağlıyor.
Vallahi, ağlayanın olmaz şehirde.

Eczanelerde, fiyat gece değişir.
Hasta, yatağında ecelle boğuşur.
Garibim oturmuş, ancak el ovuşur.
Allahtan başka, kalmamış hiçbir dostu.

Bir gün, bir dostunla, pastaneye gitsen,
Şöyle oturup, güzelce sohbet etsen,
Birkaç hava basıp, horoz gibi ötsen,
Hesabı öderken, kısılıyor sesin.

Sazlar, barlar, bilinen soygun yatağı.
Aldanıp ta, oraya yapma atağı.
Girersen, geri çıkamazsın batağı.
Paran�ı, paramparça ederler orda

Sakın, iş kadınına verme yaka�nı.
Bir sözle, devirir vekil�i bakan�ı.
Gabız olursun, yapmazsın kaka�nı.
Hediye, bahşiş diye, soyar cebini.

Resmi dairenin, mesaisi belli,
Karakolda da, sesin çıkar, kırk telli.
Adliyede, düğmeler mübaşir zilli.
Göz�ünü, kulağını, ondan ayırma.

Terzilerde fazla çekilir, boş naz�a.
Ölçer biçer, ters keser, oldu bir kaza.
Ütüyü bezsiz yapar, oda son ceza.
Para�sını almadan, vermez mal�ını.

Hoca, günde beş vakit, okur ezan�ı.
Cami den kovar, abdest�ini bozanı.
Bazen de, kafasına giyer kazan�ı.
Hocalığı, bu işe karıştırman der.

Doğru atarsın amma, ters döner kürek.
Yaşamak için, uyanık olmak gerek.
Din�i, iman�ı şöyle kenara bırak.
Tuzağını kur, ne düşerse bahtına.

Paksoy'un gözyaşları, olsa da nehir.
Derdini, yazmakla bitmez, koca şehir.
İçinde yaşatmaz, almadan bir mehir.
Eğer paran varsa, insansın şehirde.

.


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 18.118.7.224

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.