Şiir Arama

Mahmut Nazik - Gçö Destanı

Şu gurbetten ne umduk da ne bulduk
Kendi yurdumuzda malamat olduk
Bir zamanlar ne sürüydük ne kulduk
Ekmeğin suyun azizi kalmamış

Kaç yıl oldu köyüm burnumda tüter
Düşümde gül açar, bülbüller öter
Gayrı gitmeli, bu gurbetlik yeter
Bu kentin heycanı hazzı kalmamış

Haneler yıkılmış olmuş virane
Giden gitmiş kalan sanki divane
Guguk öter de tuz basar yarana
Kırılmış telleri sazı kalmamış

Şurası okuldu evim şurası
Yürekte duruyor yârin yarası
Adını yazdığım kömür karası
Aradım taradım izi kalmamış

Değirmenin suyu çağlıyor yine
Köprüsü köyleri bağlıyor yine
Cevizli pınarı ağlıyor yine
Emminin dayının tozu kalmamış

Bacalar yıkılmış tütmez dumanı
Ne ağılı kalmış ne de harmanı
Şurda yatan kırk yiğidin cananı
Susmuş şeyda bülbül sözü kalmamış

Türküler susmuş da yakım yakılmış
Mezar taşlarının boynu bükülmüş
Kimisi kaybolmuş kimi dökülmüş
Yıllara yenilmiş mazi kalmamış

Herkes birbirinin yükün bölerdi,
Kadınlar birlikte bulgur elerdi,
Gece gündüz hayır dua dilerdi,
Ocaklar sönmüş de közü kalmamış

Mumu sönmüş, viran olmuş türbesi
Baykuşlara uğrak olmuş kubbesi
Nerde çıkar ora Kâbe, kıblesi
Ona da vurmuş düzenin sillesi
Ziyaretin sırrı gizi kalmamış

Elvan elvan kokar idi mor dağlar
Çevliği yıkılmış bozulmuş bağlar
Elleri koynunda kalmış da ağlar
Kalanların tadı tuzu kalmamış

Yaylasında sürüleri otardı
Ayva çiçek açar bülbül öterdi
Lale sümbül mor menekşe biterdi
Koyunlu kuzulu yazı kalmamış

Keklikler şakırdı tanda seherde
Söğütler burçlanırdı ilk baharda
Hani güzellerin göçtüğü yerde
Yurt yıkılmış koyun kuzu kalmamış

Çiğdemler açıyor aynı menevşe
Hüznünden çürümüş o koca meşe
Yol aynı yol ama kalmamış neşe
Gelip giden gelin kızı kalmamış

Bahar ile kör dereler çağlardı
Kaya diplerinden sular ağlardı
Güzeller önünde başın bağlardı
Pınarlar kurumuş gözü kalmamış

Büyük sürü küçük oğlak güderdi
Birlikte üç nesil bayram ederdi
Dede torun aynı yoldan giderdi
O düzen dağılmış çizi kalmamış

Güzeller perişan akmış sürmesi
Hoyrat vurup solmuş saçın sırması
Tadı yok sohbetin, yarin sarması
Cilvesin yitirmiş nazı kalmamış

Yaylasında koyun kuzu melerdi
Keklikler, guguklar bağrım delerdi
Yoksul olunsa da herkes gülerdi
Kimsenin bir şeyde gözü kalmamış

Hep açık dururdu gönül kapısı
Kardeş idi konu komşu hepisi
Kendin bırak, hatırlıydı kedisi
Hatırın gönülün sözü kalmamış

Utan bire kıraç toprak sen utan
Hiç huzur görmedi şurada yatan
Öz oğlun kızındır yüreğin satan
Gayrı bakılacak yüzü kalmamış

Eğil Sumak dağı utan da eğil
İnsanlık ölmüş de paraya meyil
Giden gelir ama eskisi değil
Gidenlerin doğru düzü kalmamış

Ne günah işledik bu kimin ahtı
Dergâhlar türbeler baykuşun tahtı
Eşkıya elinde bağlanmış bahtı
Mankurt olmuş oğul, özü kalmamış

Köyün gurbet olmuş dönemem gayrı
Gurbet sılam olmuş gelemem gayrı
Bu hali gördüm ya gülemem gayrı
Kimsenin kimseye sözü kalmamış

Amana da deli gönlüm amana
Benzerken salkım üzüme ormana
İnsan olan yenilir mi zamana
Sıkışmış köşeye tezi kalmamış


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.145.154.180

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.