Şiir Arama

Mert Metin - Azra

gece koyaklarda türkün olur nefesin yankılarla avuçlarına siner
yar sevdan sılaya durur ve alnında harlanmış yazgılar söner
sonra yağmurlar tek başına bir mevsime döner
kimseler bilmez bu telaş kimler için
kaldırımlar kalabalık saatlerden çekilirler
falcılar hayallerini hiç bilinmedik yalanlara çizerler
derken üşür çobanların kavalı & ateş ısıtmaz bu dağları
kirpiklerinde bin zühre yanar & gözlerinde intihar şafakları…



hikayeler çoktan bıraktı kahramanlarını sulara azra
tayfaların şarkısı bilinmez bir girdaptır şimdi
korsan bir sevdanın yağmalanmış hüznü
artık bu kentin tavlı bıçaklı sokaklarında gizli
kirlenmiş bir sevinin kasıklarında büyüyor düşler
ıslak bir kaldırıma düşüyor sürgün yalnızlığı
kendini vursan da köpek içmez bir şaraba
savrulan diline saplanır & neşter kesiği kırık kan tadı…



değildi & dolandığım korular & çıtırdayan serviler mezar değildi
bu emanet soluk & bu emniyetsiz gülüşler sevinç değildi
sonra sen değildin ellerime çarpan kıyı kasabaları
ve istasyonlara yağan o sarhoş bakışlar & o tren ışıkları
o feryadı uçurumlara serpilen ağıtların gözyaşları
değildi & tenhaları tutan çakallar yakamıza sır değildi
rahmi deşilmiş şiirlerde kasılan acılar şairlere naz değildi
her sevişmek bir aşk & her varış bir vuslat & hepten yasa değildi…



yeminler çok zamandır destanlardan çekildi azra
öncesi yoktu yalnızlığın sonrası bilinmezdi
ve zaman yüzümüzü taradığımız aynalarda çatladı
ne serin bulutlar gelip üstümüze kondu
ne de turna kanatlı seherler şarkılarımızı buldu
tenin damardan dirhemle gittiği
tapınakların ilahlarını yok yere terk ettiği
bütün masallar bile & gün oldu kahkahalarımızı vurdu…



ferman verilmiş bulvarlarda asılı bir afiştim aklıma
sınır boylarından geçtim adın saklımda kaldı azra
yengilerde kaldı çocukluğum & o da kağıttan gemilerde yandı
o gemiler ki & sensiz dolandığım kuyu kuytular kadar dardı
şimdi bileklerine dolan her rüzgarda bir boşluğum
hicranına değen her külde ömrüme de gazap bir soluğum
bu yüzden azra & uçsuz bir kervana bucaksız bir yoldur aşk
ölü şairlerin gezindiği yurtsuz bir serüven kederi…



ve mudanya limanında üşüdüğümüz o günden beri
hala seni soruyor nihavent caddelerde çalan
dökülmüş dişlerinden sızan
o hiç dinmeyen kemancıların
eskimeyen esrik gazelleri…


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.129.45.92

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.