Bilmiyorum hangi rıhtımın,
Hangi beyhude gemisindesin.
Ömür yangını bir şehrin,
Hangi sabahçı kahvesindesin.
Şimdi, bana uzak o şehrin,
İsimsiz sabahında uyanıyorsun.
Beni karanlığa mahkum edip,
Yeni bir güneşe boyanıyorsun.
Öyle hırçın ve öfkelisin ki,
Sanki istiyorsun ömrüm solsun.
Bir rüzgar estirki bana,
Benden de sana yağmur olsun.
Bana ne yaptın böyle.
Düşünürken seni buluttur iki gözüm.
Toprağım kuru, solgun yaprağım,
Hazan mevsimine dönmüş gündüzüm.
Bu asilik bu anlamsız inat,
Bitirmeden bizi dön geri.
Elerinin sıcaklığına özlemdeyim.
Şimdi sen yoksun lakin,
Seni bekleyen bir tek ben değilim.
Hâlâ kapısında,
Sırma saçlı umut gözlü,
Küçük çocuklar oynar bahçemizin.
Elerinde şekerlemelerle.
Geri döneceğin günü bekleyerek,