Şiir Arama

Rüya Deniz Demir - Yarım Söz

Hayata her sarılışımızda yeni bir doğuşun izlerini taşıyan özümsenmiş bir nefes kadar taze bir güneş doğar. Değerini bilmediklerimiz vardır. Ve en değerli hazineye bile değişmediklerimiz. Bazen bir hıçkırık kadar derinden duy**** öfkeli bir ses, bazen ise gözyaşı serinliğinde sessiz bir çığlık; hissettiğin kadar sarar seni&

Hayata yeni ayaklar basarsınız. Her defasında yeni bir şeyler öğrenir ve acılarınızdan da paylar çıkarırsınız. Yazmayı uzun zaman unutmuş bir yazar edasıyla kalemi elinize alır ve bembeyaz kağıtları karalamaya başlarsınız. Her defasında yalnızlığın ne kadar acıttığını düşünürsünüz. Her noktada eski bir hikayeyi bitirir ve her paragrafta yepyeni taze bir hikaye yaratırsınız&

Yazıklarınızın okunması veya okuyana ne vereceği aklınıza gelmez. Yazarken yalnızca içinizden geçen tasvire ayak uydurursunuz. Her satırda yeni bir soluk alır ve noktasına kadar o nefesin zevkini çıkarırsınız. Tıpkı yakıp ömrünü tükettiğiniz bir sigara gibi&

Bu yazıda asıl olan şey gülmeyi nasıl unuttuğum. Bugün göz yaşlarımdan oluşan bir perdenin arkasından baktım hayata. Hayatta aslında güzel görünen onca şeyin aslında bir çuval pislikten başka bir şey olmadığını da satırlarıma eklemek isterim. Örneğin aşk dediğiniz kapıyı vurup çıkıncaya kadar süren aptal bir duygu&

Nedir yani diyeceksiniz kimileriniz bu yazıyı okurken. Tabi ki bir tür yazar saçması. Her şeyin eninde sonunda tanrıya ulaştığı bir dünyada tanrıya kötülük ulaştırmak ne derece doğrudur merak ediyorum. Tanrının yarattığı iyiyi kötüye çeviren bizler neden elimizden gelen bütün güçle bu kötülükleri geri çeviremiyoruz?

Kimi zaman gözlerimden akan yaşların sebebini soruyorum kendime. Acaba kendi içimde yaşadıklarım mı yoksa bana dışarıdan yaşatılanlar mı? Yoksa kaybettiklerim? Her ne ise ne acıttığı kesin. Yoksa ağlamazdım bu kadar hoyratça gözlerime kı****&

Verilenler alınmaz. Alınsaydı verilmezdi zaten. Ama ne alırsanız alın, ne verirseniz verin; bir insana verilebilecek en kötü şey unutamayacağı acılardır. Onlar doğanın ya da insanın birine verebileceği en kötü hediyeler. Hediye diyorum. Çünkü hediyeler geri alınmaz. İyi ya da kötü verilmiştir. Elimize bir kağıt parçası gibi tutuşturuverilmiş; bencilce&

Hiç birimiz inciler takıp koşmuyoruz sevdiklerimize. İnsanlardan aldıklarımızla sevdiklerimize ulaşıyor ve onlara aldıklarımızı sunuyoruz. Oysa ki içimizdeki güzellikleri sunmak varken sevdiklerimize. Her ne olursa olsun insan, böyle hediyeleri reddedebilmeli bence. Belki zorla iliştiriliyor bir tarafımıza bu hediyeler. Yara mı dersiniz, yoksa ölümcül bir iz mi? Her ne ise ne acıtıyor. Yalnızca bizi değil bütün dünyayı&

Belki kanatıp yüreklerimizi akıtabilsek dışarıya o zehirli menekşeleri&.

Olmuyor. Dokunuyor bir şeyler her dakika. Bir yanımızdan çimdikliyor gidenler. Her defasında karşımıza dikiliveren Azrail gibi. Sizler ne derseniz deyin. Azrail bile bu kadar acıtmıyor can alırken. Bir kez öldüm. Ölümü de bilirim&

Saplanan hançerler içimizde öyle bir yere dokunuyor ki; komple söküp alsa kalbimizi bu kadar acıtmayacak belki. Ama nereye uzatırsanız uzatın hançeri canınız yanıyorsa eğer, ne için yanıyorsa canınız onu o kadar seviyorsunuz demek ki&

Dokunmaya kıyamadıklarınız, uğruna yollar aştıklarınız, onun için can verdikleriniz& Hiç düşünmeden dokunabiliyor bir yabani hislerinize. En derin noktanızdan yaralayabiliyor sizi. En olmadık anda yakalayıp kalbinizi sizi soluksuz bırakana kadar sıkabiliyor işte&

Gördüklerime mi yanayım yoksa bildiklerime mi, duyduklarıma mı? Gözlerimin önüne geliyor görmediğim şeyler. Her an kaçtığım ama ne olduğunu bile bilmediğim korkular. Canımı hiç bu kadar yakmamıştır eminim dokuz sene, her gün yediğim dayaklar&

İncitilmek yaralanmak kadar koymuyor insana. Bir insanı bıçakladığınızda unutup gidebiliyor. Ama yüreğine dokunduğunuzda milyonlarca yıl geçse; unutulmuyor&

Şimdi diyeceksiniz ki neden bu kadar öfkelisin? Yok bi anlamı. Her şeyin bir anlamı vardır derler. Her şeyin bir sebebi. Bazen sebebi olmuyor ölümün bile. Ve bazı şeylerin; hesabı sorulmuyor&

Gidişler bizler içinse dönüşler de bizim içindi. Ama öyle yollar var ki; dönülmüyor&

Bu yazı yarım kalacak sanırım. Belki yarım asır içinde dönüp tamamlarım. Aklınızda bir muamma kalacaksa eğer ve dönüp bir kez daha neyi eksik okudum diye dönecekseniz dönüp bir bakın. Belki sizlerin hayatlarında eksik olan parça bu yazının içinde bir yerde geçiyordur. Ve belki bu yazıyı benden başka biri tamamlayacaktır. Ben ise belki göreceğim belki de hiç&

ANKARA


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 18.116.51.117

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.