Şiir Arama

Adnan Satıcı - Artık Git

Artık Git

Şu senin eşsiz sessizliğin

kabaran yerlerinden duyulabilir pekâlâ

mesela kolunun dirsek içine dokununca

göğsüne başını dayadığında herhangi biri

ellerin tutulduğunda bir kedi karşıdan karşıya geçirilirken

kokunu içime derin bir solumayla çektiğim zaman

şiir okurken gözlerinde beliren gözlerden

öyle ki hepsi başka başka

bir kovan bal gibi bakarsın arıya

kusursuz yaratılmaktan duyulan hoşnutluk gibi mavi

dalgalanan dağlar gibi mordan da öte

gönlümde yer eder

çünkü onlar bütün kış kar sularıyla oğuşturulan

bir kıyının dinlendiği yerdir ki

yine pek dingin bir ekim akşamında

oturmuştuk karşılıklı

umutla



Tuhaf şey diyesi geliyor insanın

tuhaf şey!

her şeyin böyle baştan sona değişmesi

doğa tüzüğünün ilk sayfasında yazılıysa da

her şeyin böyle baştan sona

bir uğultu ormanı gibi sessizliğe gömülmesi

hüzünden de ağır bir hüzün veriyor insana

azala çoğala

ağaçların ağır ağır açtığı yolda

yürürken mahşeri çağrıştıran sessiz kalabalıkta

yoksunluğumu

yoksulluğumu demiyorum, yoksunluğumu

gideren düşüncelerin ard arda sararıp dökülmesi

kimin kabahati diye sormuyorum

küsmene bakılırsa…



Nerde bir yalnızlık görse

konuna almaya yetinen Edip

her şeye gecikilir demişti ya

hiçbir şeye yetişilmez

kimbilir, belki de ziyade ciddiye aldım şairi

hayata geciktim, ölüme yetişemedim

istesem kusurumu sırtına yükleyebilirdim

ama ben güneşi seçtim

çünkü okumayı en iyi o biliyor

vurunca alnıma

atamın apamın kazıdığı kargacık burgacığı

tomruk kılıp kanımı

damar duvarlarıma saldırtan yazıyı

okuyanı ağlatan yazıyı

beni bikes bırakan o antik vesikayı



Söz, rakıya verilmişse tutulmayabilir kaldı ki

işim birde mi bitecek demişim

o halde iki gibi çiçekli kitapçının önünde

cebimde şiir taslağı mektup

aklımda kahverengi denizler

bal rengi

mavi

ve siyah

gözlerin neden böyle kararsız derken

birden aklıma geldi

ankara'da doğup büyüyen her kadın

nedense alaca düşünür ve düşündürür kendini

gülümseme salonundan öfke mutfağına geçilen hol

öylesine kısa ve dardır ki

basık mı basık bir gökyüzüyle

kabarık sarı bir plato arasında

bırakıp terk eder sevdiğini

üstünü toprakla örtmek için

döner yalnızca



Diyecektim ki hazırım

vazgeçtim birden

yüzümün hayata yakışmadığı doğru, ölsem de

yakışmayacak

üstelik diyorum kendi kendime

eksik değil ki dağlara koşar gibi aşka isteğim

gücüm dersen yerinde

ve Ferhad'ın külüngüne eş becerikli

sonuna kadar sabırla ve dirençle

ne kadar uzakta olsam da en yakın kalp sarayından

ne kadar da yokluğunla yaralı, yorgun

ne kadar da bu şiir böyle

umudunu bile korku tığıyla işlese de suyun üstüne

aklı gidip gidip gelse de çocuğumun

seni hatırlayınca kendimi unutup

kızgın bir kaya gibi yağmurun altında

için için eririm



Artık git

ben ardından toprak olur gelirim


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.21.34.0

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.