Şiir Arama

Ayhan Kurt - Geceleyin Bir Kurşun

Geceleyin Bir Kurşun

"Yüzümden bir tilkiyi silenim benim, büyücüm
erkeksi kadınların yasını tutmuyorum, artık sevin"
İ.Özel

Sokakların sabaha taşmaktan utandığı gecede ağla
Şakak ve tetik ve beynimin bir yarısına buğday serpen hilkat
Ürkütmesin seni, mistik bu anarşist: geceye dolu tabanca
Yarına kalmayacak bu şair şehrin kepenklerini indiriyor da
Meydandaki saat kulesinden soyunuyor, vakit.. yoktur!
Ayin kaçkınım, gökle mucize yarıştıran çocuk hey!
Ortadoğu delileri bağırmaz
Usulca hikmet bırakır üç kıta arasına gerdiği tefe
Oysa suskunluk piri kemirsin ve büyütsün diye geceye doğurduğumuz kadından
Göz lehçesi silik, susarken yapma sarışınları andıran
Can çekişen bir içdeniz inşa ediyor yontucu
Her hecede aşkı bölen yontucu
Kille kapıyor kadını, kaskatı yığılıyor kadın sır kaleme
Kadın yontucuyu öperken donmuş an
Yontucu kadını öperken
Ateşte kuduran hayvan
Suya iniyor
Yırtıcılar parçalıyor onu, kutuplara dek sökülüyor kaslar
Bir cehennem enkazı yayılıyor dünyaya
Şair azalan bir şey yontucunun karşısında
Bu yüzden çıkamıyorum tanrının içinden
Bir'i özlüyorum nergis!
Bir anıt dikemiyorum kadının menekşe tarlasına
Kasıklarıma darp izleri sürüyorum, saklı şiddetin merhemini
Öl ve Ol! bir kibrit çakımıyla gökte çağlar çarpıştıran öksüz kanım benim
Önce sen aktın, ayarttın ırmağı
Kelebek ölüleriyle örttün toprağı, ayaklanmalara mabet kıldın
Çıban başlarında yeşeren pencerem benim, soylu nefesim
Çığlık söndü, dalgaların ilahisi kesildi işte
Dişlerini sıkmaktan bitkin düşen sahil
Martıların uykusuna gömüldü
Bir fısıltıyı kustu gövdemiz, sıyrıldı yatağından
Halka çevrildi, gördüm yine kalabalık: sonsuza biriken mağma
Bütün takvimler hicrî, bütün yollar mengene
Geceleyin Bir Koşu'da yoruldum sevgilim, her çarpıntıya tabut yetiştirenim
Babamı sevindirecek bir ıslık getiremedin işte cenazeme
İsyan aşiretleri kurdu sancıma kürtler, çöküp ağıtlarla kutsadılar beni
Gündüz sefaletin barikatlarını aşamayan gecekondular
Varlık kitabından orakçekiç sayfasını okudu benim için
Sahi ben kimden çaldım bu sesi
Kimin uykusundan kaçtı bu rüya, üşüyor kalp durağında
Buzla sarmaladım, umuda ekledim, yol sende uzuyor dedim ona
Kalp durağında dinlen sen
İlk gelen otobüs kurtarır bizi evcil, süzme yağmurlardan
Bilimlerin iştihasına terk etmeyiz, cehaletin çılgınlığına doldururuz hayalleri
Her yenilginin ardından uzun uzun aktığım şelaleyi görsen
Anlarsın tanrı neden sevmez yontucuyu
Kalp durağı toplardamara muhtaçtır çünkü, akışkan sıcak kana
Çünkü aynalarca kanıksanmış eşya
Hakarettir geçip gidene, dönüp gelene
Ve hallac da değilsin ki derini yüzdüresin
Maskeler yukarı maskeler yukarı!
Uçsuz aynaya bakamıyorsun sen
Yoksa bu gece ağlamıyor musun sen
Ağlamıyor musun, 1001. gece anlatacağın masala üzülmüyor musun
Avuçlarına at sütü doldurup yıldızları kıskandırmıyorsun
Ama ben söylemedim gün doğarken aşkın karantinaya alındığını
Kimseye işaret parmağımı sallamadım, davayı çağırmadım
İstikbal bekleyen küçük kızların en çok veda törenlerine vurulduğunu
Sinir hücrelerinden ışıklı bir fanus kurduğunu... ben söylemedim
Ekin biçmeye gidiyormuş gibi uğurladım gençliğimi
Varoluş bayramında uçurduğum balonlar lanetledi bu şehri
Art arda patladılar, haklıymışsın haklı çıkmayı utandıran kâhinim
Bu şehirde ezberlediğim bütün kutsal kitaplar
Tek bir piramide dönüştü sonunda
İçinde usumun sorulanla kefenlendiği, meş'um cesedimin dans ettiği
Tek bir timsah derisiyle mumyalandım:
Deliliği bile işten sayıyorlar artık bu şehirde
Kuytudaki lav çiçeklerinden çağdaş korkular derleyip
Hediye ediyorlar birbirlerine
Uyuşuk mısralara havai fişek sergisi açılıyor ve hazla aralanıyor dudak
Son şiir için son darbeyi beklemiyor kimse
Hızla çekiliyor ruhum, yanarak seyrelmezdi böyle ah!
Peşinde itfaiyeciler olmasa
Her rüzgâr gülünün kendini iskeledi fener sandığını bilse
Hırkasıyla yetinir, bulutların sahte terzisini önce o vururdu
Her kıtlık mevsimine tahsilat makbuzu kesmez, deniz anasından kardeş istemezdi
Kumlara ıslak toprağı anımsatan kaktüslerdik sanki biz
Uzakları ışıtmıyor sanki kalbe üflediğimiz duman
Çözülmüş bir yumruk gibi doğruldum nefesinde
Oku beni oku beni!
Son sayfama kanlı bir tabanca bırakmadan
Nasıl olsa bir intihar mektubunda herkesi haklı çıkaracak bir şey bulunur
Anneler rahatlar, oğullar askerde vurulmuş gibi davranır
İnce yağmurlar nazik dualarla karşılanır
Ama tanrıdan cehenneme akan kan aralıkta
Tetikle öpüşmekten usandım ve helvamı garlarda dağıttım
Ölüm öteki şehirde karşılasın tabutumu, ey halefine yas bırakmayan!
Aşkın vahşetinden sökülüp tıkıştırıldığı evlerin çatısından
Çabucak topladım utangaç kanatlarımı
Zenci mahallerinde beyazlığıma fidye ödedim
Bir ayetin yedinci tefsiri barıştırdı rengimi
Yokoluş dürbünümden kaçan ölümlülerin gözleriyle
Gel sen de küçük ayıplarını yasla bana
Gel sen de artık sağlaması yapılmayacak hata
Düz mantığa sarmal hücumlarla
Gelsen de..
Hava değişimine gönderilen veremlilere
Anlatamayacaksın: bataklıkta açan çiçek neden bataklığa ait olsun
Kurusun acıya lehim olsun dünya
Sen şimdi gecenin boğuk kimyasını çözüyorsun
Sen şimdi küfrün buruk gücünü deniyorsun
Sen şimdi nefret terkisinden iniyorsun
Nereye gidiyorsun.....................................


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.144.252.201

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.