Şiir Arama

Bahri Çavuşoğlu - Anadolu İnsanı

Anadolu İnsanı
Burda insanların kaderi kara,
Elleri nasırlı, yüzleri yara.
Köyde çoban ise gider davara,
Dolaşmaktan tutmaz olur ayağı...

Kadınlar ahırda ineği sağar,
Köpeğe yal verir, koyuna zağar;
Kışın köyde yol kapanır, kar yağar;
Duman olur, geçit vermez Beydağı...

Hep askere gider Osman`la Mehmet,
Tarlada çalışır Hasanla Ahmet,
İklimler değişti yağmıyor rahmet,
Susuz kaldı bahçe, kurudu bağı...

Haydar iş bulamaz gider gurbete,
Biraz gücense de küsmez devlete;
Havyarı hiç bilmez, hasrettir ete;
Ayran içer al-al olur yanağı...

Yalın ayak gezer Müslüm`ün kızı
Görenin kalbinde açar bir sızı.
Akşam görününce Çoban Yıldızı,
Saadet eyvana serer yatağı...

Mustafa tarlada ekin derince,
Melek Teyze dama bulgur serince,
Mevlam insanlara sabır verince,
Şükreder haline hastası, sağı...

Ağılın önünde kuzular meler,
Gelinler yaz günü hep öllük eler.
Evinde bebeği kundağa beler,
Bebek mama diye emer parmağı...

Çocuklar var, vakti yoktur oyuna;
Gördüğü iş büyük, bakma boyuna...
Türkü çağırarak gider koyuna,
Yuvarlanır bayırlardan aşağı...

Sıcak yakar, terler ama silemez;
Doğrudan ayrılmaz, yalan bilemez...
Yardım ister ancak bağış dilemez,
Anadolu garibanlar durağı...

Yıllardır köylüye 'sefil' dediler,
Paraları eğlenerek yediler.
Bir tek kuruş vergi ödemediler,
Repolarla doldurdular çanağı...

Konuşunca diyorlar ki : 'aman, sus'!
'Devleti yönetmek önemli husus'!
Siyasete girmek kimlere mahsus ?
İzin verin, kaldıralım yasağı...

Boylarından büyük işlere girmek,
Siyaset yaparken çamlar devirmek;
Günde kırk bir kere dolap çevirmek,
Nede olsa babasının yamağı...

Yaz gelince plajlarda yüzdüler,
Balolarda birbirini süzdüler;
Sağ-sol çıkardılar, bizi üzdüler;
Hiç uğruna kayıp ettik bir çağı...

Güvenilmez yabancının ferdine,
Bunca zaman rastlamadım merdine.
Hasta çare bulamıyor derdine,
Boş kalacak anaların kucağı...

Her türlü zorluğa dayanır beden,
Koca bir ömürü bitirdi deden;
İtiraz etmedi bilmiyom neden,
Topladı dünyadan tası-tarağı...

İnsanlar sözüne olmalı sadık,
Boş yere dışarda sahip aradık.
Başkente varmaya yol bulamadık,
Bir yiğitle doldursaydık otağı...

Vatan, Bayrak deme, kalbimiz atar;
Ezan sesi bedenime ruh katar.
Her taşın altında bir şehit yatar,
Vermez düşmanlara, bekler toprağı...

Aşığım söylerim, kırk üçtür yaşım;
Tarhana çorbamdır, bulgursa aşım.
Dert yükünü çeken bizik gardaşım,
Söyledikçe kurur, çatlar dudağı...

Kul Bahri şaşırmış, bilir mi ne der?
Garip insanlara sözcülük eder.
Boş yere kendini eyleme heder,
Dolanır üstüne örümcek ağı...


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 18.224.0.25

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.