Şiir Arama

Ramazan Akbalık - Andromeda

sen bilirsin Andromeda
hüzünlü sevgileri olmasaydı
öldürürdü kadınları yürek çırpınışları

mühürlü suskunlukları
dalgın bakışlarıyla
dudakların suçsuz öpüşlerini
mavinin kanadı olmuş o kuşların
yağmur vermesini avuçlarıma
yüzünde sis ve telaş
bir şifre gibi
daha kaç çocuk doğup ağlayacak
sen bilirsin Andromeda

sanki o değildi
erişilmez gülüşünü
yalnızlığıma saklayan

gece sağır
diz çökmüş yollar örerim
iki dize arasında bir yıldıza
sabah çiğinden yaşlar düşer gözüne

derdin ya denizi anma
ve sakın hayale kapılma
yorulur gökyüzüne bakamaz gözlerim
unutulmuş bir acı gibiyim Andromeda

elleri olurdum
gözünde gözpınarı
sesinde deniz
heceye vururdum sonu gelmezdi sözcüğün
şafakla gelirdi öç almaya
bu böyle yaşanmamalıydı

yolunmuş kuru gül ağzı
tırnaklayıp tutunur kuşlar
salkım söğüt inmiş üstüne mevsimler
yıldız olur gözüme dikip yüzünü
ben baktıkça çoğalır

dinlediğimden beri türküdür
sesi sancılar inceltir
karnımda renklenip siyah
kurşunlar gözümden sürülür uzaklara
kadınca aldanmalar soluyup
aralık uzanır dudağı
ve nihayet ateşle süslenir öpüşleri
bir gönül suçuyla

bak nasıl çaresiz Andromeda
akan kan gibi
bakışı dalgın bir yıldız
buluttan göğsüme saklanarak
gecede ay bile suskun

bekle diyorsun ve biliyorum ki
bütün efsaneler yalan kadar müjdecidir Andromeda

neyi bilmediysen sana yemin ederim
ne sevindirmemişse seni
sevdim ya yüreğim bir kuşa ötüşler öğretir
salarım mavilere
kırılır kanadı
kimsesiz kalmış
yurdundan edilmiş aşkla

varsay ki gönlüne sürülmüş mülteciyim

kıvırcık saçıyla kavgasını
öğret bana bilgeliğinle Andromeda
bütün aşklar yaşanacak kadar kısa
söyle dayansın
acısıyla aldatılmış çocuktu yüreğim

elleriyle büyür kalbim
göğsünde huysuz meltemler
ne zaman öpecek olsam
sonsuz bir cezayla
kaçırır gözünü yüzünden
dev bir fotoğraf albümünde ödüller sarartıp
çekilirdi el değmemiş sulara

oysa karşıydık
üzerinde düşünülmemiş
ve gönülsüz yaşanmış ne varsa
kendini bulurdu bende
yıkanmış kadınca nazına gömülmüş yalnızlığıyla

şimdi ben ölsem
şimdi ben ölecek olsam
renkler bulurum uzar saçların
çiçek boyunlu açar
bölünürüm sana
ayak dibinde sırt üstü düşüp
en yasaklı bakışından yıldızlar kayar
gizlenip yorgunluğuma
daha dün gibi
acıdan değil
dokundukça kanatan
çıplak bir günahı işler
yaşamak yoksulluğuma

hoşuna gider miydi yığılıp kalsam

eksildikçe diyeze düşer anı
öncesiz
üzgün yağmurlar süzülür gözüne
göğsüme bastırılmış
ıssız bir uğultuyla
az değilsin
sözgelimi ateş gibi
dokundukça
çığ olup dökülürsün

gelirsin tutunurum hüznüne
ağzında gül girer araya
eşiklerine oturmuş ve ne kadar yabancısıysam
kasık sancılarına bu kentin
hançerleme indikçe tellerine kuşlar
uç bulur gelişin
taş basıp yüreğin düğümlenir

bir gülü saçında süsleyip
gözünde yıldızlar biriktirmeyi
isteseydin ancak
bu kadar sevilebilirdin

farkına varmalı öğret ona
ne çok sevilebileceğini bir kadının
şiir olduğunu
sessiz sakin yüzünde sevinçle
büyük ve korkutucu yalnızlığıma
ihanetsiz bir dost olduğunu
dağlara ruhuyla yükselen kalbi duysun
acımasız kuralların buyruğuyla
ölümün bir macera olurdu

gecenin morundan iç çeker gibi
buldum
konuştum onunla
o efsane değilmiş Andromeda


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.133.144.197

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.