Söz Arama

Bilmelidir ki; nefsânî menfaat ve arzular; rûhumuza serpilen zehirlerdir. Her biri rûhânî hayatımıza vurulan zincirler mesâbesindedir. İlâhî ahlâka da ancak bu nefsânî zincirler koparıldıktan sonra ulaşılabilir.

6130 kere okundu

Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.141.27.244

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.

Bu Kategorideki Diğer Sözler

Dostluk, iki gönül arasındaki cereyan hattıdır. Bu cereyanla, yâni muhabbet neticesinde sevilenin her hâli, sevgisi nisbetinde sevene sirâyet eder.

Gecelerin feyzinden istifâdeyi ihmâl edenler, sabaha yorgun ve uyuşuk çıkarak gündüzün bereketinden mahrum kalırlar.

Sevenler, sevdiklerinden geleni hoş karşılamak mecbûriyetindedirler. Gönlü aşk ile dolu olan kul, rabbinden gelen her şeyi sevgisi nisbetinde gönülden kucaklar.

Gece, tatlı ve yumuşak yatakları sırf allâh teâlâ’nın rızâ-yı şerîfi için terk ederek ilâhî huzura yalnızca muhabbet ve aşk sebebiyle baş koyma zamanıdır.

Olgunluğa erişmiş mü’minler için geceler, derûnundaki sükûnet ve feyiz dolayısıyla müstesna bir ganimettir.

Allâh için gerçek dostluk, bedenleri ayrı olan iki varlığın bir kalbde yaşamasıdır.

Cihânın en hayırlı ve mes’ûd insanları, kur’ân-ı kerîm’in gölgesi altında yaşayan, onun hayat nûru ile nûrlanan ve onda fânî olanlar, yâni canlı bir kur’ân hâline gelebilenlerdir.

Gönüllerde aşk ve muhabbet-i ilâhiyyenin şiddeti ne kadarsa, gece namazına ve tesbihâta rağbet ve riâyet de o derecede tezâhür eder.

İki din kardeşi, birbirini yıkayan iki el gibidir. Tıpkı muhâcir ve ensar gibi.

Herkes uyurken uyanık olmak, mevlâ-yı müteâl’in rahmet iklimine girmek, muhabbet ve merhamet meclisine dâhil olan müstesnâ kullardan olmak demektir.