Şeriat; hakikatın zahire yansıdığı zaman aldığı isimdir!
Şeriatı ve tanıyamadığın evliyayı da tanımak istemediğin gibi, allâh’ın zikrinden, allâh’a iman eden zikrullahın, ibadet ve taatların, aşk-ı ilâhînin giriş kapusu olduğunu ne zaman anlayacaksın?!
Her türlü maddi ışıklar insanın iç alemini aydınlatamıyorsa, iç aleminde yer eden din ve iman belirtileri, inkâr nefesi ile söndürülebiliyor ise, tatmin olunmayan bu hayat huzur ve saadeti nereden bulacak?!
Zamana uyumlu, medeniyeti, teknolojiyi kabul edip, geri emr-i ilahiyi nizam-ı alemi dışlayacak olur isek, kalan görünüm elbette iç açıcı olmayacaktır!
Geçici dünya hayatının son anına kadar, yaratanına şirk koşmadan verilen ömrü devam ettirebildinse… kuldan istenilen imanın özü, dünyanın yaratılış sırrı, hulâsa-yı iman, yaratılışındaki amaç sende tahakkuk etmiştir!. Mübarek olsun!
Hazreti allâh’ın sonsuz afv u mağfiretini iyi anla! bu rahmet-i ilâhiyeden habersiz, nehy-i ilâhi ile ömrü geçen insanlar verilen ömrün aydınlığından habersiz, yalnız karanlık yönünün hayranıdırlar! rahmet-i ilâhiyenin bu görünümünden başka bir hal tanımadıkları halde, alim geçinenler hakikatın cahilleridirler!
Bilge kişi yeniliklere gözünü kapatır, kulağını tıkarsa, zaman zaman sanat değerini kaybeder. Alıcısı kalmaz. Tahammülü güç hadiseler hayatı çekilmez hale getirir. Çünkü müşteri dünü düşünen değil, yaşadığı günü idrak eden insandır. Allah’ın tertip ve tanzimi böyledir. İnsanın fiziki durumu da, hücreleri de daima değişir. Bir kararda kalan hazret-i allah’tır. Geçmişi geri getiremezsin. İstikbal yani gelecek allah’a malum olup, hal bugündür. Günü yaşa.
İslamın beş şartı yoktur. Allah var diyene müslümansın demek emri ilahidir.
Bu kâinat kubbesinin dönüşündeki nizam ve intizam edebdir. Din edebdir! demişler. Ademlikten insan olma şerefine ermiş kişinin kıymeti ve değeri edebi ile ölçülür.
Adem ulvi alemdendir (yani yaratılışı yüksekdir); onu süfli ve alçak sanma!